Muhittin GÜMÜŞ / TANRI DAĞLARI'NDAN

Tarih: 21.12.2025 19:19

Niye? (2)

Facebook Twitter Linked-in

Edep ve ahlâk, yalnızca belli bir kesime ait bir kavram değildir. Dürüst, adil ve hakkaniyetli olmak da hiçbir grubun, akımın, görüşün ya da şahsın tekelindeki sıfatlar olamayacağı gibi namus, haysiyet, şahsiyet de aynı biçimde mülahaza edilir...

Toplumun ve milletin insanî, ahlâki, etik ve estetik değerleri de aynı şekilde "yalnızca bizimdir" denecek şeyler olamaz.

İlim sahasındaki bazı tarihî şahsiyetlerin icatları, keşifleri, ilim ve irfana dair sözleri, fikirleri, hükümleri bizim ortak değerimiz olarak kabul ederiz.

Bazen ortak değerlerden söz ederken surat ekşitenler olur. Aksini söyleme eğilimi artıyor. Niye?

Birinin ak dediğine, kendini kara demek zorunda hissetmek de nedir? "

O ak dediyse ben kesin kara demeliyim" gibi bir zihniyet kirlidir.

Biri "Neden bu kadar çıplak giyinir bu kadın spikerlerin bazıları?" dediği zaman seküler kesimin cevabı hazırdır. Bunu"özgürlük" ile izah ederken biri de neden "Bu kadar da olmaz yahu!" demez. Çıplaklığı özgürlük olarak gören o kafanın üniversitelerdeki başörtülü kızlara hâlâ tahammülü yok... Niye? Giyinmemek özgürlük ama başını örtmek Arapçılık(!) öyle mi? Bu kafalar hâlâ toplumda var.

 

Dinî, ahlâki ve insanî değerlerin hepsi sağlıklı, akl-ı selim ve hoşgörü sahibi herkesindir... İçkinin ve zararlı madde kullanımının ne kadar fena olduğunu söyleyene "Karışma bana!" nutku atanlar neden çoğalıyor? 

Fenalıkların, azgınlıkların çoğalmasının önüne birlikte geçelim demek yerine "Özgürlük var, karışamayız!" diyen kafalar, mesele siyasete gelince düşünce özgürlüğü yok diyor. Niye? 
"Muktedir olduğumuz gün derhal basını, yazarları, fikir adamlarını ve pekçok ilim ve irfan ehlini sorgusuz sualsiz  kodese koyacağız" diyenler özgürlükçü oldu nedense?

Türk milletinin binlerce yıllık tarihini yalnızca son yüzyıldan yani Gazi Mustafa Kemal Atatürk'ün ve Aziz milletimizin kurduğu Cumhuriyet'ten başlatan kafa ile  Osmanlı Türk Devleti dönemi ile de  sınırlandıranların sığlığı kabul edilebilir mi? Ondan öncekilerin hepsi bizim değil mi? Böyle bir tarih anlayışını kabul etmek mümkün olabilir mi? Bu anlayış sakattır, bu tamamen nevzuhur müptezel tiplerin köksüzlük duygusundan başka bir şey değildir. 

Dün yurt dışında okuyan 4 öğrenci dışında Türk yoktur diyenleri unutmadık. Şekâvetmeablarının devrinde Boraltan Köprüsünden geçerken katledilenleri unutanlar, mazur görenler olsa da tarih affetmez.

Onların tek suçu Türk olmaktı. Bugün Türklük âlemi Türkiye'den ibaret değildir. 300 milyon nüfusuyla, 12 milyon kilometre karelik coğrafyada yerleşik olsak da gönül coğrafyamız en az  dünyanın yarısı kadardır.

Aynı camide namaz kılıp dua ederken, aynı kışlada askerlik yaparken, aynı er meydanında güreşirken aynı vatan toprağı üzerinde özgürce yaşarken tarihini, kültürünü, medeniyetini, uygarlığını beğenmeyip yanlış Batılılaşmayı tercih ederler? Niye? 

Muasırlaşmak yerine vahşi Batı'nın hayat tarzını, eylemlerini, davranış biçimlerini, karakterini analiz etmeden olduğu gibi kabul etmeyi modernliğin, çağdaşlığın gereği olarak saymak ahmaklık değilse nedir?

Çıplaklığa özgürlük isteyen kafalar "ezanla, İmam Hatiplerle, İmamlarla, başörtülü kızlarla, mütedeyyin insanlarla uğraşmayı da temel vazife edinmiş olanlar çoğaldı. Niye? Başı açık olanlardan nefret edenler de vardır muhtemelen. Ancak kamuda böyle bir görüntü yok çok şükür. 

Türkiye bir icatta bulunduğunda, Kızılelma, Kaan, Kızılelma, Akıncı, Hürkuş, Aksungur, Tayfun gibi nicelerini yaptığında karın ağrısından ölmek üzere krizlere girenler hiç de az değil . Niye?

40-50 yıl önce komünizm sevdalısı olup"Tek yol devrim Kurtuluş sosyalizmde!" diyenler hep zengin oldular ve kapitalizmin bütün nimetlerinden faydalanmak için yarışa devam ediyorlar. Hakça bölüşmek, işçi sınıfına verilecekti bütün fabrikalar... Hadi versenize fabrikalarınızı desek andavallı biçimde bakar suratımıza... Dün "6. Filo Defol!" diyenlerin 15 temmuzda wampir ülkenin gemilerini, uçaklarını, fetöcülerle birlikte alkışlarla karşılamak için ellerini oğuşturanlar hiç de az değildi? Niye?

Türk milletinin milli menfaatleri için canını vermeye hazır olan yiğitlere Mamak Cezaevinde 12 Eylül darbesiyle ülkücülere ve esasen bütün vatan evlatlarına zalimce işkence edenleri kutsayanları, meşru görenleri milletvekili, belediye başkanı yapanlar, üst düzeyde görev verenler unutulmuş olabilir... Ama tarih onları affetmez! 

"Şeriat gelecek... Laiklik elden gidecek... " dendi yıllarca ama bir türlü ne gelen var ne giden... Demek ki, korkutarak seçme ve seçilmeye demokrasi denmeyeceğini bilmeyenler milleti tanımıyor demektir.

Asil Türk evladı, kendi milletinin başarılarıyla övünür ve daha fazla çalışır ve üretir. Geri kalmışlık kompleksi yüklendi uzun süre insanımıza. Onlar çok geride kaldı.

Ancak bu gün de gelişmişlik kalitesini artırmak için akıl ve alın teri dökmek şart. Sanayi, teknoloji, ticaret vb büyür de bir de mimarî, edebî, sınai alanda da gelişmek gerekli, büyümek değil...
Dikkat! İslam'dan kopmuş bir Türklük ihdas etmek üzere yarış devam ediyor... 

Türklükten, Türk milliyetçiğinden aşırı rahatsız olanlar vardı ve yine var... İki yüzlülük kimilerine çok yaraşıyor. Niye?

Sıkıya dayanamayan bazı müstağripler "Ya sıkıldım artık bu ülkedaan! Gidicaaam, bi daha da gelmiycaam..

Avrupa'da ya da Amerika'da yaşiycaaam..." diyor. Bu tipler için tek sözümüz var. "Cehennemin dibine kadar yolunuz var! Avrupa Amerika açmış kucağını da Gel bebişko diye bekliyor sizin gibi sülükleri ! " demek geliyor pek çoğumuzun içinden. Niye acaba? 

İki yüzlülük, bir uçtan diğer uca doğru hem de fırıldak biçiminde dönerek hem de ileri menfaati için  ok gibi gidenler çoğaldı. Niye?

Büyük çoğunluğu Müslüman olan bir ülkeyi yönetmek isteyenlerin içinde merhum Yaşar Nuri Öztürk hocanın ifadesiyle "Dinle, Diyanet'le ne işimiz var bizim?.. Hadi yürüyün r*kı içmeye..." diyenler varsa neden ebediyen iktidar olamayacaklarını da anlamalılar ama asla anlamazlar…Niye?

"Edebiyat, basın ve özellikle sanatın içinde sinema, tiyatro, müzik bizim işimizdir" diyerek bir tane bile dünya çapında insan yetiştirememeyi nasıl başırırlar acaba? 

Niye böyle? Niye eleştirilemez hâle getirirler kendilerini?

Tanrı Dağları'ndan 
Muhittin Gümüş
21.12.2025


Orjinal Köşe Yazısına Git
— KÖŞE YAZISI SONU —