Önce, “Hamas'ın bir terör örgütü olarak kabul edilmemesini tamamen reddediyoruz ve Türkiye açısından da son derece utanç verici bir yaklaşım olarak değerlendiriyoruz.” dedi. Ardından kendi sözünü inkâr edercesine, “Bugüne kadar Hamas’a terör örgütü demedim.” diyerek kendini yalanladı.
Geçtiğimiz günlerde ise, “56. mitingimizde parti bayrakları yerine hep taşıdığımız Türk bayraklarının yanına Filistin bayraklarımızı da alarak; tüm partimizi, tüm partilileri, Filistin'le dayanışma gösteren herkesi, tüm siyasi partileri Eyüpsultan'da, Filistin Büyükelçiliği'nin önünde dayanışmaya davet ediyoruz.” çağrısında bulundu.
“Siyasi istismar” nedir diye sorarsanız, Özgür Özel’in bu ikiyüzlü söylemleri en açık örnek olarak gösterilebilir.
Bir zamanlar Filistin topraklarındaki kamplarda eğitim alan Sol, Filistin davasına vefasız ve nankör davranmış, tuz-ekmek hakkını unutmuştur. Hatta İsrail’in Gazze’deki vahşeti karşısında duyarlılık gösterenlerle dalga geçenleri, onları alaya alanları bünyesinde barındırmıştır. Dikkat edin; Sol’un medyası, yazarları, yorumcuları, sporcuları, sanatçıları, sivil toplum kuruluşları Gazze’deki vahşete karşı en küçük bir duyarlılık göstermemiştir.
Özgür Özel’in “Filistin bayrakları” nutukları atması, aslında “hükümet karşısında bir istismar alanı bulabilir miyim” sinsiliğindenibarettir. Daha önce de aynı istismarı denemişti. Ancak ne dikkate alan oldu ne de söylem ve eylemleri ses getirdi.
Çünkü CHP çelişki içindedir. Dili başka konuşuyor, yüreği başka yere çekiyor. Bir dönem CHP’de oturmuş zihniyet, terör örgütü YPG/PYD’nin Suriye’de devlet kurmasını temenni etmekti. O YPG/PYD ise kurulduğu günden beri ABD ve İsrail’e taşeronluk yapmaktadır. Bu düzen bugün de aynen devam etmektedir.
CHP açısından aynı anda hem Gazze’ye hem YPG’ye sahip çıkmak mümkün değildir. Fakat siyasi istismara ihtiyaç duydukları için, her konuda ikiyüzlü davranış sergilemeyi alışkanlık haline getirmişlerdir.
CHP, aklınca hamamın namusunu kurtarmak için ara sıra “Gazze/Filistin” demektedir. Oysa ne İsrail’in işlediği vahşetler ne de Gazze’deki mazlumların dramı, aslında CHP’nin umurunda değildir.
Üstelik aklını ve fikrini tamamen Ekrem İmamoğlu’yla bozmuş; CHP’li belediyelerdeki yolsuzluk ve rüşvet sarmalıyla, kurultay mahkemelerindeki iç çekişmeler arasında psikolojisini kaybetmiş bir Özgür Özel’in, Gazze’de yaşanan vahşete aklını ve yüreğini koyabilecek bir psikolojiye sahip olması zaten mümkün değildir.
Özgür Özel, freni patlamış CHP’deki çaresizliği, çürümeyi ve vizyonsuzluğu gizlemek için kendine sürekli bir kaçış rampası aramaktadır. Son günlerdeki Gazze/Filistin istismarı da bu arayışın en açık örneklerinden biridir.
İşgal edilmiş vatan toprağını geri almak, elindekini işgal ettirmemek ve Gazze’deki mazlumları korumak için mücadele eden Hamas’a “Hamas'ın bir terör örgütü olarak kabul edilmemesini tamamen reddediyoruz” dedikten sonra ne söylersen söyle, ne yaparsan yap gerisi boştur Özgür Özel…
Cumhurbaşkanı Erdoğan, “Türkiye’deki Kuvâ-yi Milliye ne ise Hamas da işte odur.” dediğinde CHP’liler adeta feryat figan içinde medyaya dökülmüştü. Hemen ardından CHP’den resmi bir açıklama yapılarak şu tepkiler dile getirilmişti:
“Hamas’ı Kuvâ-yi Milliye’ye benzetmek, kendi tarihini bilmemek, atalarının bu topraklarda verdiği mücadeleyi hafife almak demektir. Bugün Hamas’ı Kuvâ-yi Milliye’ye benzetmek gaflet, dalalet ve cehalettir. Kuvâ-yi Milliye’nin her bir mensubuna hakarettir. Kuvâ-yi Milliye’nin Başkomutanı Gazi Mustafa Kemal Atatürk’tür.”
Siyonist emperyalizme ve vahşetine karşı zor şartlarda mücadele eden Hamas’ı, Atatürk’ün Türk topraklarında emperyalizme karşı verdiği Kuvâ-yi Milliye modeline benzetmek nasıl “ihanet” olabilir? Aksine, keşke dünyadaki tüm mazlum halklar bu modeli örnek alsalar.
İsrail, ABD destekli son teknolojik bombalarla Gazze’de soykırım gerçekleştirirken; Hamas, kendi imkânlarıyla ürettiği silahlarla direnmektedir. Bu, Kuvâ-yi Milliye ruhunun bugünkü tezahürüdür.
ABD ve İsrail’in bölgesel emperyalist planlarına bakıldığında, İsrail’in Türkiye ve KKTC’yi tehdit ettiği somutlaştıkça Gazze bizim ön cephemiz hâline gelmektedir. İşte bu yüzden Kuvâ-yi Milliye ruhu orada da gereklidir.
MHP Lideri Sayın Devlet Bahçeli’nin “Çünkü Kudüs düşerse tarih düşer, İslam zaafa uğrar. Kudüs düşerse Ankara kaybeder, İstanbul kavrulur.” sözlerinin derinliğini, vizyon sahibi herkes açıkça kavramaktadır. Bu sebeple vizyonsuz CHP, ne dünya ne bölge gerçeklerini idrak edebildiği için, her konuyu yalnızca hükümeti yıpratma malzemesi olarak görmektedir.
Zaten CHP’nin idrak edecek bir vizyonu olsaydı, önce mirasına kondukları Atatürk’ün şu sözlerini anlamak zorunda olurdu:
"Türkiye'nin bugünkü mücadelesi, yalnız kendi nam ve hesabına olsaydı belki daha kısa, daha az kanlı olur ve daha çabuk bitebilirdi. Türkiye, büyük ve mühim bir gayret sarf ediyor. Çünkü müdafaa ettiği, bütün mazlum milletlerin, bütün doğunun davasıdır ve bunu nihayete getirinceye kadar Türkiye, kendisiyle beraber olan doğu milletlerinin beraber yürüyeceğinden emindir." (1922, Atatürk’ün S.D. II, s. 40)
Bu sözleri idrak edebilselerdi, “mazlum milletler” mesajının derinliğini kavrar ve Gazze’ye karşı takındıkları ikiyüzlü, istismarcı tavrı bırakırlardı. Sahip çıkacaklarsa, bunu ancak yürekten yapmalıdırlar.
Özgür Özel, ağzına Gazze/Filistin isimlerini almak istiyorsa, önce vatanını koruyan Hamas’a terör örgütü demesinden dolayı özür dileyerek başlayabilir.