Türk Dünyasının bilge Lideri sayın Dr Devlet Bahçeli’nin TRÇ Birliği Çağrısı:
Türk Dünyasına Uzanan Vizyon
MHP Genel Başkanı sayın Devlet Bahçeli’nin “TRÇ Birliği kurulmalı” sözleri, yalnızca bir siyasi çıkış değil; kökleri derinlerde, geleceği ise ufuk çizgisinin ötesinde olan bir vizyonun ifadesi. Türkiye’nin jeopolitik dengelerde ağırlığını artırmaya çalıştığı bir dönemde, bu önerinin önemini görmezden gelmek mümkün değil.
Bahçeli, uzun yıllardır Türk dünyası fikrini gündemde tutan, bu ideali siyasetin merkezine taşımaktan çekinmeyen bir lider. Bugün Azerbaycan’dan Kazakistan’a, Türkmenistan’dan Kırgızistan’a kadar uzanan geniş coğrafyada ortak dil, ortak tarih ve ortak kültür bağları, yeni bir birlik fikrinin mayasını oluşturuyor. TRÇ Birliği önerisi işte bu büyük vizyonun ete kemiğe bürünmüş hali.
Bu çağrı aynı zamanda iç siyasette milletin birliğini pekiştiren bir mesaj niteliği taşıyor. Küresel ölçekte krizlerin arttığı, devletlerarası ilişkilerin sık sık kırılganlaştığı bir dönemde, Bahçeli’nin birlik vurgusu Türkiye’nin hem kendi içinde hem de dışarıda güçlü durması gerektiğinin altını çiziyor.
Unutulmamalı ki, tarihte büyük milletler her zaman birlik fikrini diri tutabilenler olmuştur. Osmanlı’dan Cumhuriyet’e uzanan devlet geleneğimiz, parçalanma değil, birleştirme üzerine kuruludur. Bahçeli’nin önerisi de bu geleneğin bugünkü yansımasıdır.
Ayrıca bu hamle, Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın “Türkiye Yüzyılı” vizyonuna da güçlü bir destek sunmaktadır. Türkiye’nin yalnızca bölgesinde değil, Türk dünyasında da liderlik rolü üstlenmesi, geleceğe dönük stratejik bir adımdır. TRÇ Birliği, ekonomik, kültürel ve siyasi alanlarda büyük bir potansiyel barındırıyor.
Bugün bu öneriyi küçümseyenler, aslında Türkiye’nin ufkunu daraltmaya çalışanlardır. Oysa ki milletler, hayallerin peşinden giderek büyür. Bahçeli’nin çağrısı, yalnızca bugüne değil, yarına dair bir yol haritasıdır.
Sonuç olarak, TRÇ Birliği fikri, bir hayalden çok daha fazlasıdır; bu milletin tarihsel misyonunun doğal devamıdır. Bahçeli’nin bu vizyoner çıkışı, hem Türkiye’ye hem de Türk dünyasına yeni bir ufuk açma potansiyeline sahiptir. Önemli olan, bu çağrıyı sahiplenmek ve adım adım hayata geçirmektir.