Hasan GEZER / UZLUK

Tarih: 27.12.2025 16:15

Üniversite Hocaları Kürsülerine Dönsün

Facebook Twitter Linked-in

AK Parti'nin medya stratejisinin değiştiğine ve bundan sonra partiyi gazeteciler değil, doğrudan AK Partili milletvekilleri ve yöneticilerin savunacağına dair tartışmaları takip ediyorum bir kaç gündür. Hürriyet yazarları Ahmet Hakan ve Hande Fırat, gazetecilerin siyasi parti sözcüsüne dönüştüğü eleştirisini yaparak, tartışma programlarına "işin gerçek sahipleri" olan siyasetçilerin çıkması gerektiğini savundular. Hande Fırat'ın da vurguladığı gibi, "ABD’de, Avrupa’da bir gazeteci ekrana çıkıp bir partinin sözcüsü gibi konuşamaz".

Ancak, bu haklı tartışma ekranları dolduran başka bir "vekiller" grubunu, yani akademisyen ve kamu aydınlarını görmezden geliyor. Gazetecilerden sıyrılma çağrısı yapılırken, rektörlerin, öğretim üyelerinin ve diğer kamusal aydınların da aynı özeleştiriyi yapmasının zamanı gelmedi mi? Ne dersiniz?

Üniversite Kürsüsünden TV Stüdyosuna Akademinin Siyasallaşan Yüzü

Son yıllarda, özellikle iktidara yakınlığıyla bilinen bir kısım akademisyen ve kamu aydını, ekranlarda siyasi bir aktör gibi boy göstermeye başladı. Sayıları az ve onlar kadar cesur(!) olmasalar da CHP yanlısı olanlar da var tabi. Üniversitelerin prestijli ünvanlarını taşıyan bu isimler, tartışma programlarında kendi uzmanlık alanları yerine, günlük siyasi polemiklerin içinde, bir partinin savunuculuğunu üstleniyorlar.

Bir rektör, üniversitesinin bilimsel üretkenliğini, öğrenci sorunlarını veya akademik özgürlükleri tartışmak yerine, sıradan bir siyasi hamlenin savunmasını yapıyor. Kamu bütçesiyle finanse edilen, topluma bilim ve nesnel bilgi üretmekle yükümlü kurumların temsilcileri, bu misyonu bir kenara bırakıp siyasi angajmanların sözcülüğüne soyunuyor. Toplum nezdinde "tarafsız bilgi"nin son kaleleri olarak görülmesi gereken bu kesimlerin tarafgir tavırları, sadece kendi itibarlarını değil, tüm akademik camianın ve kamusal aklın güvenilirliğini zedeliyor. Elbette uzmanlık alanlarında mikrofon uzatılmalı, bu doğrultuda beyanat vermeliler. Ancak mevcut durum kabul edilebilir değil benim açımdan.

Çünkü bu durum, gazetecilerin "vekalet yayını" yapmasından çok daha vahim sonuçlar doğuruyor. Zira gazetecinin temel işlevi haber ve yorum yapmaktır. Kamusal aydının ve akademisyenin temel işlevi ise tarafsız araştırma, eğitim ve topluma yol göstermektir.

Üniversiteye, Bilime, Nesnel Bilgiye Dönün Lütfen

Gazetecilerden, meslek ilkelerine dönmeleri ve "kamu yararını gözeterek", "halkın doğru haber alma hakkı" adına hareket etmeleri beklenir. Üniversite ve kamudaki aydınlardan beklenen ne olmalı?

Rektörler üniversitelerine dönmeli, kampüslerindeki sorunlara, araştırma kalitesinin artırılmasına, öğrenci ve akademisyenlerin geleceğine odaklanmalı. Öğretim Üyeleri kendi uzmanlık alanlarındaki araştırmalara, bilimsel üretime ve öğrencilerinin yetişmesine daha fazla zaman ayırmalı.

Toplumu aydınlatmakla yükümlü aydınlar, siyasi partilerin günlük savunuculuğu yerine evrensel değerleri ve nesnel gerçekleri savunmalı. Toplumsal sorunlara tarafsız analizler ve uzun vadeli çözüm önerileri getirmeli. Sorumluluklarının öncelikle halka ve gerçeğe karşı olduğunu unutmamalı.

Siyaset Siyaset Meydanlarına, Akademi Kürsülere Dönmeli

Gazetecilerin "partili gazeteci" tartışmasını başlatması, medyada özeleştiri kapısını araladı. Şimdi sıra, aynı özeleştiriyi yapmakta geciken akademi ve kamu aydınında. Bu ülkenin gerçek sorunlarına çözüm üretmek isteyen herkes, kimliğini ve kamu kaynağını siyasi angajmanlara alet etmekten vazgeçmeli, asli ve üretken görevlerine dönmelidir.

Bu arada üniversiteler de siyaset arenası değil, bilim yuvasıdır. Rektörler, öğretim üyeleri ve tüm kamusal aydınlar, bu ülkeye en büyük katkıyı, ekranlarda siyasi savunuculuk yaparak değil, üniversitelerinde, laboratuvarlarında, kütüphanelerinde ve topluma yol gösteren tarafsız duruşlarıyla vereceklerdir. Siyaseti siyasetçilere bırakalım. Bilimi, eğitimi ve nesnel aklı yeniden yüceltmenin zamanıdır.

İçeri zili çaldı hocam, geç kalmayın lütfen!


Orjinal Köşe Yazısına Git
— KÖŞE YAZISI SONU —