Ali KUZENCİK / MERAM BAĞLARI


Vatan sevgisi...

Vatan sevgisi...


VATAN SEVGİSİ HERKESİN YÜREĞİNDE MAYA TUTMAZ…ÇÜNKÜ VATAN SEVGİSİ İMANDANDIR.

Gönlümün “Şeyh Edebâli’si” olan 
milli şairimiz M.Akif ERSOY der ki;
“Değil mi cephemizin sinesinde 
iman bir; 
Sevinme bir, acı bir, gaye aynı, 
vicdan bir; 
Değil mi ortada bir sine çarpıyor, yılmaz, 
Cihan yıkılsa emin ol bu cephe sarsılmaz.”

Yürekleri vatan, bakışları bayrak, duruşları mızrak, sevdaları berrak olan Türk gençliği bizim has bahçemiz, parlak yüzümüz, muazzam hazinemizdir.

-İmanlı, bayrak, vatan ve millet 
sevgisiyle bezenmiş, 
-Taassuptan uzaklaşmış,
-Tahriklere yüzünü dönmüş,
-Küçüğünü büyüğünü bilen, 
-Milli seciyesiyle gururlanan,

-Hadiselerin akışına milli ve yerli bakabilen Türk Gençliği irfan sancağımız, istiklal zırhımızdır.

Gençlerimiz ülkemizin ve Türk dünyasının geleceğidir. Hep beraber vatanını ve milletini seven, üstün vasıflı, hedefleri olan gençler yetiştirmeliyiz. 

Gençlik hür istikbalimizin mimarı, mihmandarı, mirasçısı, mihrabıdır.

Türk gençliği milli ve manevi değerlerle teçhiz edilirse/donatılırsa anasının ve babasının hayır duasıyla yoluna devam ederse hiçbir kötülük semtine dahi uğrayamayacaktır.

Gözümüze nasıl bakıyorsak onlara da öyle bakmalıyız. Sağlam bir kafaya, imanlı bir kalbe, çalışan ve çalışkan bir kola sahip bir gençliğin üstesinden gelemeyeceği hiçbir zorluğun olmadığı, olmayacağı inancındayız.
Bilinsin ki, teminatımız ve tesellimiz Türk gençliğidir…

Evlatlarımız bizlere Allah’ın bir nimeti, gözlerimizin nuru, evlerimizin neşesi, soyumuzun devamı, milletimizin istiklali, ahiretimizin duacısı ve Allah’ın emanetidir.

Onlarla sevinir, onlarla üzülür, onlarla istikbale yürürüz. Onlarında beden ve ruh yapıları vardır. 

Türk gençliği  hem haktan yana, hem halktan taraf, hem de hakikatin yanındadır.

Yönü doğru olanın yükü ağırdır.

Eğri bacadan doğru duman çıkmayacaktır…Gençler istikbalin huzur ve güven veren müjdeleridir.

Gençler eğilmez başın, çökmez dizin, bükülmez bileğin, kırılmaz belin timsalledir.

Özüme özdeş…Kendisi de subay/öğretmen olan Merhum Ömer Seyfettin “Yeni Lisan” isimli makalesinin sonunda gençliğe şöyle seslenmişti:

“Ey Gençler, sizi bekleyen vazifeler pek ağırdır. Siz bütün dünyaca silinmek istenilen bir milleti kurtaracaksınız… Uyanınız, galebe için düşmanlarınızı tanımak lazımdır.”

Sadece düşmanı değil, kendimizi de tanıyıp bileceğiz.

Zira insanın kendisini tanıması irfandır, çevreyi tanıması ilimdir.

İlmi bilen aldanmaz, imanı bilen aldatmaz, kendini bilen aldatılamaz.

Eyyy sol kafa…Vatan ve Bayrak Sevgisi ile dopdulu bu pırıl pırıl genç teğmenlerin mezuniyet törenlerinde ki sevinç gösterileri  ve haykırmalarından size ekmek çıkmaz! BİLESİNİZ!

Tipitip Özgür ve yardakçıları/avanesi Mehmet Akif-Tevfik Fikret çatışmasında “Fikret’in ruhuyla” yaşayan, inançlara söven zavallı zangoçlardır.

Biliriz ki…Kendine yabancılaşma; milli ölçüyü kaybetme demektir. Milli ölçüyü kaybeden kimse hem iç hem dış politik olayları, kendi milletinin menfaatlerine uygun ayrıntılı düşünmeyen adam demektir.!

VATAN SEVGİSİ HERKESİN YÜREĞİNDE MAYA TUTMAZ!!

“VATAN VE BAYRAK SEVGİSİ İMANDANDIR”

Bizim Türk-İslam kıta sahanlığında “VATAN” hastalığı diye bir hastalığımız vardır. 

Deriz ki;

Ben bu derdimden hoşnutum…Benim derdimin ilacı, derdimin kendisidir

“Hubbül Vatan-Minel İman”
VATAN SEVGİSİ İMANDANDIR. 

Unutmayınız ki Cehennem…Vatan aşıklarını ağlatan merhametsiz fanilerle doludur.

Cenab-ı Allah vatanını seven aşıkları sever. 

Bu yüzden sadece mazlumun değil aşığın bedduasından sakınınız.!

Nasıl bir fıtrattır bizimkisi bilmem ki…

Vatana/bayrağa kem göz değince kem söz söylenince:

-Göz doluyor, 
-Yumruk sıkılıyor, 
-Kılıç kınında kıpırdıyor, 
-Bu asil kan damarlarda ayrı bir deli akıyor.

Milli şairimiz M.Akif’in en çok önem verdiği, durmadan işlediği konulardan birisi de milli birlik ve beraberlik ruhudur. 
Çünkü ona göre bir milleti bölmeden, parçalamadan yok etmek mümkün değildir.

Altaylardan, Tuna’ya koca bir yükü sırtlamış bir milletin evladı olarak GAFLETİ gördükçe üzülüyorum.

Bugün “beka sorunu yoktur” diyenler ne bölgemizdeki gelişmelerden ve ne de dünyadaki gelişmelerden bi haber zavallılardır.!

Gaflet ve dalalet içindeki devlet adamları “devletin beka sorunu yok” diye diye devletin sınırları 1699 Karlofça Antlaşmasından 1921’de Sakarya Nehrine kadar çekilmiş, küçücük bir Anadolu’ya sıkışıp kalmışız.!

A BE MORE…BİLESİNİZ Kİ…

Artık Anadolu Türk’e dar geliyor.!

Dünyanın kilit taşının üzerinde oturuyoruz. Tarihin, coğrafyanın, inançlarımızın ve ideallerimizin üzerimize yüklediği vazife çok ağır.

VATAN ŞAİRİ Namık KEMAL haklı;
“Fıtrat değişir sanma bu kan yine 
O KANDIR.!!”

Meram Bağları’ndan;
SEVGİLER

YAZARLAR